22 Ocak 2011 Cumartesi

Yazamamak

Ey yüce blog. Aylar sonra özledim seni, dayanamadım hasretliğine. Biliyor musun, ben yazamıyorum ve bugün de gördüğün gibi yazamadığımı yazıyorum. Sorunun bende mi yoksa hayatımın düzensizliğinde mi olduğu konusunda da çok kararsızım. Beynim yazmak için o dinginliği yakalayamıyor bir türlü. Okuyorum arada, yazılan nice güzel cümleleri görünce bunları neden yazamadığımı düşünüp kendime çok yaratıcı bir şekilde küfrediyorum ve kızıyorum kendime. Kendi kurduğum cümleleri saçma buluyorum mesela bazen. O kişilerle aramda çok fark olduğunu bilip kendimi değersiz görüyorum. Yeteneksiz olduğumu düşünüyorum ama biliyorum ki yazma işinin sadece yüzde birkaçı yeteneğe bağlıdır. Gerisi: çalışmak. Bir düşünce işçisi nasıl çalışabilir yüce blog ? Kendini nasıl geliştirebilir ? Ben eminim ki bir inşaat işçisinden neredeyse hiçbir farkı yok yazarların. Aradaki tek fark: birisi ağır tuğlaları örmeye çalışmakta, diğeriyse ağır kelimeleri. Malzeme yirmi dokuz harf. Süre: bir ömür boyu. Konu, hayatı anlamlandırmaya çalışma çabası. Şu yirmi dokuzu kullanıp bir şeyler yapmak istiyorum. Çok şey değil aslında, mutlu olmak istiyorum, mutlu ölmek istiyorum, ölmeden önce "Mutlu bir hayat yaşadım." demek istiyorum. Hayatın basitliğinden, bu sığ durumundan kurtulmak, hayatın okyanusunda en derinlere inmek istiyorum. O derinliklerden sağ çıkabilirsem huzura kavuşabileceğimi hissediyorum. Sen bunları yapabilmem için bana destek olamazsın değil mi yüce blog ? Pekala. Muvaffakiyetler sana.